Doç. Dr. Fotbolcu, yoğun stresin, trafikte geçirilen uzun saatler ile sürekli bir yerlere yetişme telaşının vücuda ve kalp sağlığına olumsuz sonuçları olduğunu belirtti.
Metropol hayatının kişiye çok fazla stres yüklediğine dikkati çeken Fotbolcu,
“Özellikle sigara içen hastalarımızda bu durum kalp krizi, halk arasında inme, felç dediğimiz serebral hastalıklar, yine bacak damarlarının tıkanması ile sonuçlanıyor. Son zamanlarda stres yüklü şehir hayatı kalp ve damar hastalıklarının görülmesini 40’lı yaşlara kadar düşürdü”
diye konuştu.
Doç. Dr. Fotbolcu, şehir hayatında kırsal yerlere göre doğal beslenmenin bozulduğunu, küçük yerlerdeki insanı besleyen, ruhen destekleyen sıcak ilişkilerin de kentte bulunamadığını dile getirdi.
Yoğun trafiğin de insanları çok ciddi bir şekilde strese soktuğunu, buna sigara kullanımı da eklendiğinde çok erken yaşlarda kalp krizleri, felç, bacak damarlarında tıkanma ve kangren gibi rahatsızlıkları görebildiklerine dikkati çeken Fotbolcu,
“Şehir hayatında strese yardımcı oluyor gibi gözüken sigara aslında hastayı kısır bir döngüye sokuyor. Bu kısır döngü çok daha erken yaşta ciddi rahatsızlıklara, kanserlere sebebiyet vermekte. Dolayısıyla şehir hayatında yaşayan, özellikle ailesinde, birinci derece yakınlarında, akrabalarında kalp krizi geçiren, stent takılan, bypass olan, felç geçiren, bacak damarlarında tıkanıklık olan hastalarımızın sigaradan uzak durmaları gerekiyor”
ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Fotbolcu, koroner arterde aile öyküsü, sigara ile şeker hastalığını bir arada yaşayan hastaların sıkıntı çekme ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu kaydetti.
Stresle baş etmenin yolları
Şehir hayatının stresinden uzaklaşmak için düzenli spor yapılması gerektiğini dile getiren Fotbolcu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Stresten kurtulabilmek için mutlaka düzenli spor yapmak, etrafımızdaki yeşil, sosyal alanlarda, açık havada yürümek gerekli. Haftada 3-4 gün, yarım saat, 40 dakika tempolu 5 bin adım veya hafif ter atacak şekilde 10 bin adım şeklinde düzenli egzersizler yapmak kalbimize çok iyi gelecektir. Yakınlarımızla, dostlarımızla güzel ve ruhu besleyecek ilişkiler kurmak çok çok iyi olur. Bir de doğal beslenmek çok önemli. Şehir hayatında hormonsuz organik gıdalara ulaşıp, dengeli bir şekilde meyvemizi, sebzemizi tüketmek ve dengeli beslenmek de çok çok önemli diye düşünüyorum.”
“Stentler bin yılın mucizesi”
Doç. Dr. Fotbolcu, kalp hastalıklarında en önemli belirtinin göğüs ağrısı olduğunu anlattı.
Özellikle efor esnasında göğüs kafesinde bir yanmanın, baskının, sıkışmayla ağrının kollara ve sırta vurabileceğinin altını çizen Fotbolcu, bu tarz bir ağrı ortaya çıktığı zaman hastaların girişimsel kardiyologlara müracaat etmeleri tavsiyesinde bulundu.
Fotbolcu, koroner anjiyografi ile stent işlemlerinin çoğunun koldan gerçekleştirildiğini aktararak,
“Özellikle hastanemizde bu işlemleri sedasyon altında anestezi eşliğinde yapıyoruz. Dolayısıyla koroner anjiyo işlemlere giren hastalarımız, o cerrahi stresi yaşamadan gayet rahat bir şekilde anjiyolarını olup stentlerini taktırıp bu tıkanıklıklardan kurtulabiliyorlar”
dedi.
Koroner anjiyonun halk arasında yanlış bilindiğinin altını çizen Fotbolcu, şunları kaydetti:
“Biz, koldan bir tel vasıtasıyla damar köküne inip, orada kateterler vasıtasıyla kalp damarlarına oturarak, opak madde enjekte ediyoruz. Böylelikle kalp damarlarının içini net bir şekilde görüntülüyoruz. Koroner anjiyografi, işlemlerde kalp damarlarında ne kadar darlık olduğunu ortaya çıkartmak için kullanılan bir teşhis. Tedavi ise daha çok stent, ilaç tedavisi veya bypass olarak adlandırılmalıdır. Stentler, ‘1000 yılın mucizesi’ olarak değerlendiriliyor. Artık kalp damarları tıkalı hastalarımızın yaklaşık yüzde 90-95’ini stentle tedavi edebilmekteyiz